ATEŞ VE KAN - KERRİ MANISCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #4 )

Thomas Cresswell ve Audrey Rose'a veda etmeye hazır mısınız? Ben kesinlikle değilim ama işin gerçeği de şu ki, onlar mutlu sonu hep hak ediyorlar! Bir önceki kitapta aşklarını itiraf edip birbirlerine bağlılıklarını gösterdikten sonra elbette ilişkilerini ciddi boyuta taşımaları gerektiğini hepimiz biliyorduk ve böyle olmasını bekliyorduk ama en kusursuz planlar bile bozulabiliyor. 

Bütün düğün planlarının arasında New York'a bir katille beraber geldiklerinin ve bunun geçmişlerinde büyük bir acıya sebep olan Karın Deşen Jack ile bağlantılı olduğunu öğrenmeleri de ayrı bir sorun. Üstelik Thomas'ın babası Portland Dükü onların evliliklerine karşıdır!

Ve daha neler neler... Adli Tıp bir yandan kendi düğün planları bir yandan bu ikili gerçekten zor anlar yaşar ama aşk ve bağlılık her zaman kazanır! 

SPOİLER!!!

Ayrıntılı ve spoiler içeren bir yoruma hazır olun, size söz diyemem ama çok ayrıntı vermemeye çalışırım :))

GÖLGE VE KAN - KERRİ MANİSCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #1 )

Hepimiz alıştık tabi, o 1800'lü yılların süslü balo salonları, çapkın hovardaların aşkları, hanımefendilerin cemiyetteki partileri, asillerin o romantik hava baloncuğuna. Historical fiction denince akla direk Dük, Düşes, Kont, Kontes gibi unvanların olduğu o cemiyet dünyası ve romantizmi baz alan romanlar gelir. Bu yazar ise seriye adını verdiği ilk kitap Stalking Jack the Ripper ve bizdeki çeviri adı Gölge ve Kan ile partilerin dışındaki dünyaya bir perde açıyor!

Audrey Rose Wadsworth, adli tabip amcası Profesör Dr. Jonathan Wadsworth ve onun yardımcısı Thomes Cresswell ile morgdaki cesetlerin başında, elinde neşteri ile otopsi yaparken, İngiliz Leydileri hanım hanımcık çay partileri düzenleye dursun. Bu üçlü cesetler incelerken aynı zamanda katilin de peşinde hızla ilerlemekte son derece profesyonel. Audrey Rose o zamanlarda istekleri peşinde giden güçlü bir kadın profilini çok güzel çizerken, Thomas'ın o kibirli, alaycı ve ukala tavırları arasındaki parlak zekasını okurken çok ama çok eğleneceksiniz!

CENNET - JAMİE MCGUİRE ( PROVİDENCE #3 )

HER AŞK HİKAYESİ BİR BAŞLANGIÇLA BİTER.

Bence serinin en güzel ve çılgın kitabı bu! Kimler geldi, kimler ne yaptı, öldü mü ölecek mi derken...

Bir bakmışsınız kendinizi Kudüs'e giderken buluyorsunuz. Neden mi? Çünkü Cehennem onların peşinde ve bu savaşta yalnızlar. Nina ve Jared bebeklerini korumak için her şeyi göze alıp Kutsal Kabir'e giderken en yakınları onlarladır ama her şey çok zordur.

Olaylar çok hızlı gelişip aynı zamanda mantık çerçevesinde ilerliyor bu da yazarın başarısı bence. Böyle melekler ve şeytanları içeren kurgularda aynı zamanda oluş, mantık ve sonucun uyumlu olması çok önemli, Providence bence bunu başarmış. 

Şimdi ise final kitabını tanıtalım :))

CEHENNEM - JAMİE MCGUİRE ( PROVİDENCE #2 )

Seri kitapların kölesiyiz!

(SPOİLERS!)

Nina ve Jared hem Şeytanlarla hem de kurallar ile uğraşırken, babalarının aslında Nina'ı korumak için öldüklerini öğreniyor.

Çok heyecan verici ama cehennem de olan kitaptaki kadının Nina olduğuna inanıyorlar. Bütün iblisler onu öldürmek için sıraya girmişken bir iki tane de Baş Melek acaba onlara yardım edecek mi? Üstelik Nina'ın gördüğü son derece gerçek kabuslar o bahsedilen bebeğe hamile olduğunun belirtisi!

Çok karışık ve sıralama önemli o yüzden sırasına göre okumalısınız. Biraz spoi ve alıntı ile sizin kalbinizi çalalım!

 

ARAF - JAMİE MCGUİRE ( PROVİDENCE #1 )

Evet, en sevdiğim tür vampirler demiştim ama Düşmüş Melekler ve Şeytanlar konusunda kendimi tutamıyorum. Onlar da favorim, aslında hepsi benim olsun istiyorum ama olmuyor ne yazık. Düşmüş Melekler üzerine daha çeşitli romanlar olduğu için ve kaliteli olduklarından onlar biraz daha ön planda benim için. 

( Bir başka vampir serisinde ben buna aşığım dersem şaşırmayın!) 

Gelelim Providence serisine... Çok karışık ama düzenli ve favorim değil. Favorim şu aralar Fallen ve Hush Hush serisi ama Providence'ın da hakkını yemeyelim. İddialı ve güzel, yine de buradaki ana karakterin bir nevi koruyucu olması hoşuma gitmedi. O kadar baş melek vs okuduktan sonra bana az geldi. Yetinmeyi bilmiyorsak ne yapalım :)

Hadi size anlatayım ilk kitabı...

ZORBA AŞIK - JENNİFER ROYCE

 

"AŞK, HER ZAMAN KALBE GİDEN GİZLİ BİR GEÇİT BULUR."

Ah şu İskoç Klan Beyleri! Sizde ki ego, hava, kibir, kontrol manyaklığı ve aşk kimsede yok. Yani ben de sizin yerinizde olsam öyle olurdum. :)

Jenny'in yazdığı ilk İskoç romanı kalplerimizdeki yerini güzelce aldı, iç sesleri, eğlenceli yan karakterleri, özellikle Graham, aralarındaki diyaloglar, kurgusu ve devamı çok güzeldi. Kitapta Troy'u sevmek diye bir yer geçiyor... okuyunca aaa evet ben de öyle hissettim diyorsunuz. 

Yazarın yine hem mizacı yüksek hem yürek dağlayan kitaplarından birisi! Bakalım siz sevecek misiniz?

AŞKA TUTSAK - JENNİFER ROYCE ( ASİL KORSANLAR SERİSİ #2 )

 

"NEFRET SICAK BİR KILICA ŞEKİL VERMEK, AŞK İSE BU KILIÇLA KALBİNİ ONA AÇMAKTIR."

Derler ki Nefret ile Aşk arasında çok ince bir çizgi var. Dante ve Jessica arasında ise yıkılmaz duvarlar ile asla bitmemiş bir aşk var.

Serinin ikinci hikayesinde Kaptan Dante ve onun ölesiye nefret ettiği ve hayatını mahvettiğine inandığı kadın, Jessica'nın hikayesi mevcut. Bence hiçbir aşk onlarınki gibi acı dolu, yanlış anlamaları barındıran ve eninde sonunda affedici olmadı. Hem sinirden kudurup hem de çok haklısın demek bu romana çok uyuyor. 

Ve Dante'nin yaramaz ve durulmak nedir bilmeyen kardeşi Beatrice ile diğer arkadaşı Kaptan Sean'ın da aralarındaki kıvılcımlar bu kitap ile atılıyor. Yani gülsek mi ağlasak mı? Bence okuyup bu deli dolu duygularla siz baş edin :)

Not: Yazar bu sefer hikaye yerine, Asil Korsanların Gizli Altın Kurallar Defteri'nden, kaptanların notları ile bölüm sonlarımızı renklendiriyor.