BÜYÜ VE KAN - KERRİ MANISCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #3 )

Romanya'daki maceralarından sonra Wadsworth ve Cresswell, yanlarında Dr. Wadsworth ile muhteşem bir transatlantik gemisiyle, Ay Işığı Karnavalı ile birlikte New York'a yola çıkarlar. Orada çözmeleri gereken cinayetler ve araştırmalar onları beklerken, asıl gemideki tehlikelerden ve sihirbazların gösterilerinden habersizlerdir. Üstelik bir asilzade olan Mephistopheles'in Audrey Rose'a yaklaşması ile ikilimiz arasında gerginlik, güvensizlik ve en sonunda birbirleri olmadan yapamayacakları gerçeği ortaya çıkar.

Okyanusun ortasında, birbiri ardına işlenen cinayetler karnaval görevlilerini gösterirken, Audrey Rose hem katilin hem de karmaşık duygularının peşinde dedektiflik yapmaya başlar, Üstelik Thomas'ı yanlış yönlendirmeyi göze alarak!

Benim kalbim kırılmıştı Thomas'dan bir başkası ihtimaline bile!

KÜL VE KAN - KERRİ MANISCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #2 )

Bram Drakula sevenler nerede? Meğerse Thomas Cresswell anne tarafından bir Rumen'miş. Üstelik Kont Drakula'nın soyundan gelen varismiş!

Bu gözler daha neler görecek! Bram Şatosu adli bilimler için bir okula dönüştürülmüş ve Nathaniel'in ölümünden sonra eğitimlerine devam etmek ve biraz olsun Londra'dan uzaklaşmak isteyen Audrey Rose ve Thomas, yanlarında Bayan Harvey (Thomas'ın eski bakıcısı) ile romanya2ya gidiyorlar. Yine peşlerinde ölüm, Drakula'ın geri döndüğü söylentileri, Drakulanın soyunu korumak için kurulan ve içinde Thomas'ın ablası Daciana'ın da olduğu gizli birlik ve Kanlı Kontes Elizabeth'in varisi!

Bence serinin en fantastik ve tehlikeli romanı buydu! Neden mi? Şatonun altında neler neler varmış :)) Üstelik Thomas ciddi anlamda aşkını burada dile getiriyor daha ne isterim.

ATEŞ VE KAN - KERRİ MANISCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #4 )

Thomas Cresswell ve Audrey Rose'a veda etmeye hazır mısınız? Ben kesinlikle değilim ama işin gerçeği de şu ki, onlar mutlu sonu hep hak ediyorlar! Bir önceki kitapta aşklarını itiraf edip birbirlerine bağlılıklarını gösterdikten sonra elbette ilişkilerini ciddi boyuta taşımaları gerektiğini hepimiz biliyorduk ve böyle olmasını bekliyorduk ama en kusursuz planlar bile bozulabiliyor. 

Bütün düğün planlarının arasında New York'a bir katille beraber geldiklerinin ve bunun geçmişlerinde büyük bir acıya sebep olan Karın Deşen Jack ile bağlantılı olduğunu öğrenmeleri de ayrı bir sorun. Üstelik Thomas'ın babası Portland Dükü onların evliliklerine karşıdır!

Ve daha neler neler... Adli Tıp bir yandan kendi düğün planları bir yandan bu ikili gerçekten zor anlar yaşar ama aşk ve bağlılık her zaman kazanır! 

SPOİLER!!!

Ayrıntılı ve spoiler içeren bir yoruma hazır olun, size söz diyemem ama çok ayrıntı vermemeye çalışırım :))

GÖLGE VE KAN - KERRİ MANİSCALCO ( STALKİNG JACK THE RİPPER #1 )

Hepimiz alıştık tabi, o 1800'lü yılların süslü balo salonları, çapkın hovardaların aşkları, hanımefendilerin cemiyetteki partileri, asillerin o romantik hava baloncuğuna. Historical fiction denince akla direk Dük, Düşes, Kont, Kontes gibi unvanların olduğu o cemiyet dünyası ve romantizmi baz alan romanlar gelir. Bu yazar ise seriye adını verdiği ilk kitap Stalking Jack the Ripper ve bizdeki çeviri adı Gölge ve Kan ile partilerin dışındaki dünyaya bir perde açıyor!

Audrey Rose Wadsworth, adli tabip amcası Profesör Dr. Jonathan Wadsworth ve onun yardımcısı Thomes Cresswell ile morgdaki cesetlerin başında, elinde neşteri ile otopsi yaparken, İngiliz Leydileri hanım hanımcık çay partileri düzenleye dursun. Bu üçlü cesetler incelerken aynı zamanda katilin de peşinde hızla ilerlemekte son derece profesyonel. Audrey Rose o zamanlarda istekleri peşinde giden güçlü bir kadın profilini çok güzel çizerken, Thomas'ın o kibirli, alaycı ve ukala tavırları arasındaki parlak zekasını okurken çok ama çok eğleneceksiniz!

GÖZLERİNİN ESARETİ - JENNİFER ROYCE

 

"GERÇEK ESARET GÖZLERDE BAŞLAYIP YÜREKTE SON BULACAK."

Karanlıklar Lordu El Kayran! Jennifer Royce'un şimdiye kadar yazdığı en acımasız, en gaddar, en ukala adam! Benim de en sevdiğim... Aslında Yakışıklı Dükler Cemiyeti'nin David'i ile yarışır ama biri şövalye biri de Köle ticareti ve Kaçakcılığa karşı duran bir beyefendi ama olsun, sonuç olarak seviyoruz şurada :)

Gelelim Kayran'a... Dedim ya her kötü adamın kalbi bir gün aşık olmalar yumuşar ve duvarları iner ama Kayran bu konuda en kötüsü olabilir yine de bu kötü şöhretli şövalyeye aşık olmamak elde değil. Neden mi? Çok güzel seviyor da ondan! Keira'ya onun deyişiyle Destina'sına kör kötük bağlanıp aşık oluyor. Güzel bir masal. 1000'li yıllarda, Kastilya, İspanya ve Aragon topraklarında geçen bu hikayeyi mutlaka okuyun!