Size favori üç hist kitabımdan bahsetmiştim, bir diğeri de bu! Sevgili Dain, öncelikle o dillere destan Şeytan lakabın ve çapkınlığınla, ardından o kalbinin aşkıyla beni mahvettin. Ne desem ki? Çapkın bekarların hastasıyız ama sonunda bizim oldukları sürece ve centilmen olmaları ile. Bu tür okuyanlar bilir mutlaka bir çapkın, müzmin bekar vardır ve eninde sonunda bir kadınla uslanırlar. Biz kadınların da hayalleri var sonuçta ve bu yazar o erkeği çok güzel yazmış; kusurlu evet ama her halükarda da mükemmel!
Bu arada adamımızın tam adını da hemen yazıyorum;
Sebastian Leslie Guy de Ath Ballister, Dördüncü Dain Markisi, Blackmoor Kontu, Louncell Vikontu, Ballister ve Louncell Baronu...
Herkes ona en yüksek ünvanı Lord Dain diyor ve herkes onu Şeytan diye anıyor. İç seslerinizi duyar gibiyim, -Bu da ne?-mi diyorsunuz? çok ayrıntılı bir şekilde anlatacağım sevgili okurlar :D
& KÜNYE &
ORİJİNAL ADI: LORD OF SCOUNDRELS
YAZAR: LORETTA CHASE
ÇEVİRİ: ASLI SÜREYYA SAYMAN / ASLI ALTAN
YAYINEVİ: EPSİLON YAYINLARI
TÜR: HİSTORİCAL ROMANCE (ROMANTİK TARİHİ KURGU)
SAYFA: 370
& ALINTILAR &
👠👠👠
"Saygınlığınızı otuz saniyeden daha kısa bir zamanda yok edebilirim. Üç dakika içinde tüm itibarınızı yerle bir edebilirim. İkimiz de biliyoruz ki benim gibiler bunu başarmak için çok çaba sarf etmezler. Yalnızca benimle birlikte görülerek bile spekülasyonların hedefi oldunuz zaten."
Jessica sandalyesinde doğruldu, zarif eldivenli ellerini masanın üzerine kenetledi. "Bunu nasıl deneyeceksiniz görmek isterim."
👠👠👠
Birincisi, Lord Dain'i avlamak için eline ilk geçen fırsatı değerlendirmişti.
İkincisi, Dain'in kucağındaki kadınları gördükten sonra kıskançlık nöbetine eşlik eden bir bunalım çökmüştü içine.
Üçüncüsü, kendisine "kibirli küçük hanım" dendiğinde ağlamanın eşiğine gelmişti.
Dördüncüsü, kendisine sarılması için Dain'i tahrik etmişti.
Beşincisi, saldırının devam etmesi arzusuyla neredeyse onu öperek boğacaktı.
Altıncısı, dudaklarından uzaklaşması için bir yıldırımın düşmesi gerekmişti.
👠👠👠
Eskiden arzunun ne olduğunu anladığını düşünürdü: Kadını ve erkeği birbirine çeken güçlü bir manyetik akım.
Şehveti anladığını sanırdı: Bir açlık, bir arzu. İlk öpüştükleri gece, sabaha kadar Dain'i düşünmüş ve gün içinde yine onu düşünerek huzursuz olmuştu. Buna hayvansı bir çekim demişti. İlkel, delice.
Şimdi ise... Hiçbir şey anlamadığını anlıyordu. Arzu... Kadını paramparça eden sıcak, kara bir girdaptı ve kaçınılmaz bir biçimde korkutucu bir hızla onu, aklının, iradesinin ve utanma duygusunun olmadığı bir yere doğru çekiyordu.
👠👠👠
& TANITIM BÜLTENİ &
ONA BİRÇOK İSİM TAKMIŞLARDI AMA MELEK O İSİMLERDEN BİRİ DEĞİLDİ...
Sebastian Ballister, Dainler'in adı çıkmış Markisi, çok kötü ve çok tehlikeli biriydi. Saygı duyulacak hiçbir kadın Ballisterlar'ın bu lanetli adamıyla birlikte olmak istemezdi. Dain Markisi'nin de onlarla ilgisi yoktu zaten. O en iyi yaptığını yapmakta kararlıydı. Tekrar tekrar günah işlemekten vazgeçmiyor, gamsız bir şekilde yolunda ilerliyordu. Ta ki bir gün bir dükkan kapısı açılana ve o kadın içeri girinceye dek...
O, BU DÜNYADAKİ EM KÖTÜ ADAMA AŞIK OLAMAYACAK KADAR ZEKİ BİR KADINDI...
Jessica Trent kararlı, genç bir kadındı ve erkek kardeşinin yoldan çıkmasına ne pahasına olursa olsun engel olacaktı. Onu kurtarmak hem ailesini hem de ailesinin geleceğini de kurtarmak anlamına geliyordu... Ve genç kadın bu yolda gerekirse şeytanla işbirliği yapmaktan kaçınmayacaktı. İşin zor tarafı, karşısındaki şeytanın inanılmaz derecede karşı konulmaz oluşuydu ve esas kurtarılması gereken Jessica'nın ta kendisiydi!
"Tüm zamanların en romantik yazarlarından biri!"
Julia Quinn
"Dokunaklı, eğlenceli ve şehvet yüklü bir hikaye."
Mary Jo Putney
& KİTAP YORUMUM &
Size muhteşem ötesi bir hist tanıtıyorum, kıymetimi bilin :D
Sizce de böyle son derece çapkın ve kadınlarla her zaman birlikte olan adamların, günün birinde sırılsıklam aşık olmaları ve o kadınla şehveti yeniden keşfetmesi çok eğlenceli ve sevilesi değil mi?
En azından bence ve tanıdığım kitap kurtlarınca ortak düşüncemiz bu yönde. Dain ise tam olarak böyle insan. Her ne kadar kendisi ısrarla bunu reddetmeye devam etse, hatta Jess'i zor durumda bırakarak, kendi kendine onu asla umursamadığını, yine kendine kanıtlamaya çalışsa bile. Evet tam olarak bunları yaptı, sonra ise Jess gidip onu vurdu. Sonunda Paris o zamanlar ünlü bir şehir ve orada her zaman kadınlar haklı çıkar aşk kazalarında. Bunun sonucu evlenmeye karar verip, zararı en aza indirerek Londra'ya doğru hemen harekete geçiyorlar.
En başa dönersek Jess, kardeşinin Lord Dain ile takıldığını ve sürekli kumar oynayıp kaybettiğini öğrenince onların peşine düşüyor. Kardeşi Dain'e tam olarak bir idol gibi yaklaştığı için ve onu ikna etmek de zor olduğundan, Jess Dain ile konuşup, onu pahalı bir ikon ile kandırarak, kardeşini bırakmasını ister. Olaylar bu doğrultu da gerçekleşir. Dain'in fırlama arkadaş çevresini de unutmamak gerek, zira başlarına iş açacaklar.
Bir de burada Jess'in büyükannesi Genevieve var. Kadın çok güzel hatta Jess'in ölümcül güzellik diye bahsediyorlar ve büyükannesine çektiği söyleniyor. Genevieve gerçekten çok flörtöz ve bilmem kaçıncı kocası ile evleniyor, çok eğlenceli bir kadın, onu okurken ayrıca zevk aldım demeliyim.
Ayrıca onlar evlenince roman bitmiyor çünkü ikisi de hırs ve intikam ve dizginlenemez bir arzu ile evlenseler de aşklarını itiraf etme aşaması apayrı bir gündem.
Ah gerçekten böyle sevdiğim romanları beş yüz kez okuyup ezberleme huyum var. :D Yazarın ülkemiz de sadece dört kitabı var, benim en sevdiğim bu. Ve yazar böyle tutkulu, şehvetli, sivri dilli ve eğlenceli romanlar yazma konusunda bir usta. Yazarın kalemini denemek isterseniz size tavsiyem bu kitapla başlamanız. Emin olun pişman olmazsınız, bazı kitaplar çok ama çok karakterli :D <3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder